ORGANİK-ORGANOMİNERAL GÜBRE
Toprak, tüm canlıların ortaklaşa kullandığı, yaşamın sürekliliğini sağlayan, doğanın bizlere emanet ettiği en önemli kaynaklardan biridir.
2050 yılında dünya nüfusunun 9,7 milyar olması beklenirken, gıda ihtiyacını karşılamak için tarımsal üretimin bugünküne oranla %70 arttırılması gerekmektedir.
Oysa tarımsal üretim için kullanılabilir durumdaki araziler, ekolojik sorunlar sebebiyle her geçen gün azalmakta; mevcut toprakların da niteliği gittikçe bozulmakta olup bu bozulmanın başlıca göstergelerinden biri, toprağın en önemli öğesi olan organik madde içeriğinin azalmasıdır.
Toprak yapısının en azını teşkil etmesine rağmen toprak organik maddesi toprak sağlığının ve verimliliğinin en önemli göstergesidir.
Tarım toprakların fiziksel, kimyasal, biyolojik özelliklerinin ve verim potansiyellerinin istenen düzeylerde olabilmesi için organik madde içeriği, toprak ağırlığının en az %3’ü kadar olmalıdır.
Türkiye tarım topraklarının sadece %1’i organik madde içeriği bakımından bu değerin üzerindedir
Organik maddenin kaybına da yanlış tarımsal uygulamaların neden olduğu bilinmektedir.
Bir toprak yönetimi olan tarım, son 70-80 yılda önemli şekilde değişmiş, yoğun toprak işleme, erozyon, monokültür tarım, yoğun kimyasal gübre ve pestisit kullanımı toprak organik maddesini azaltmıştır.
Türkiye topraklarında 1990 yılında yetersiz toprak organik maddesi içeren toprakların oranı %92 iken 2011-2014 yıllarında yapılan analizlerde bu oran %99’a yükselmiştir.
İyi ve yüksek toprak organik maddesine sahip topraklar ise %7.2’den %1’e gerilemiştir.
Toprak organik maddesinin azalması toprak bozulumu nedenlerinin başında gelmekte olup toprak organik madde miktarı azaldıkça kullanılacak gübre miktarı da artmaktadır.
Giderek artan miktarda gübre kullanımına karşılık, birim gübre başına alınan bitkisel üretim azalmaktadır.
Organik madde ilavesi olmaksızın yalnız kimyasal gübre kullanımı toprakta bulunan değerli organik maddenin daha hızlı mineralizasyonuna da neden olmaktadır.
Böylece topraklar bir karbon yutağı olmak yerine, emisyon kaynağı durumuna dönüşmekte ve atmosfer/yer küre Karbon dengesindeki olumsuz bilançonun ilerlemesine etken olmaktadır.
Kimyasal gübreler toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerini değişmesine, toprak pH’sının bitkinin isteği dışına çıkmasına, tuz etkisi yaratarak bitkilere iyonik toksisite oluşmasına, toprak biyolojik çeşitliliğinin azalmasına, bitkilerin hastalık ve zararlılara direncinin düşmesine, ürünlerin besin dengesinin bozulmasına, nehir ve göller gibi su kaynaklarının kirlenmesine, bileşimindeki ağır metallerin toprağa karışması sonucu toprakta ağır metal birikimine neden olmaktadırlar.
Ülkemizde organik madde kaynaklarımızı etkin olarak değerlendirdiğimizde yılda yaklaşık 112 milyon ton organik gübre elde edilebilecek kapasiteye sahibiz.
Bu organik gübreler ve yeşil gübreleme ile her yıl işlemeli tarım yapılan alanların yaklaşık %25’ini oluşturan 5 milyon hektar araziye organik madde ilavesi yapılarak toprakların verim potansiyeli, yetiştirilen bitkilerin verim ve kalitelerinin artırılması sağlanabilecektir.
İşbu yatırımın konusu «entegre besicilik, biyogaz enerji üretimi, organomineral gübre fabrikası ve teknolojik seracılık tesisinin» hem çevre duyarlığı yaratan, hem de ekonomiye ciddi bir katma değer sağlayan bir proje olmasının arkasındaki en önemli faktörlerden birisi de biyogaz üretimi sonrası biyogaz haricinde ki organik atıkları işleyen organik gübre fabrikasıdır.
Türkiye tarım alanlarının tamamına yakınında organik madde içeriği yetersizdir olup, tarım topraklarımızın,
- %75’inden fazlasında organik madde ve azot miktarı çok az olup ancak %6 civarı tarım toprağımız yeterli miktarda organik madde içermektedir.
- %75‘inde bitkilere elverişli fosfor çok az olup ancak % 14’ünde bitkilere elverişli fosfor mevcuttur.
- % 80’inde bitkiler tarafından kullanılabilir potasyum fazla olup, % 1,3’ünde ise yetersizdir.
Gerekli miktarda azot, fosfor ve potasyuma sahip olduğumuz tarıma elverişli alanlarımız sürekli azalmaktadır
Topraklarımızdaki organik maddenin azlığı ve besin elementleri eksikliği, gerek çiftlik gübresinin gerekse diğer organik gübrelerin topraklara verilmesinin önemini ortaya koymaktadır.
Azalan bitki besin maddeleri mineral ve organik gübreler ile yerine koymadığımız ve takviye yapamadığımız durumda toprak verimliliğine bağlı olarak tarımsal ürün rekoltemizde ciddi kayıplar olmaktadır.
Türkiye’de konvansiyonel tarımda yılda 6 milyon ton kimyasal gübre ve 39 bin ton sentetik tarım ilacı ve hormon kullanılmaktadır.
Konvansiyonel tarımda sentetik kimyasalların bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımıyla doğal dengenin bozulması, bunun sonucunda besin zinciri ile tüm canlılara hayati tehlike oluşturmaktadır.
Bu kayıpları önlemek ve doğal kaynakları kirletmeden doğal dengeyi bozmadan sağlıklı besin elde etmek, birim alanda verim ve özellikle kaliteyi yükseltmek için organik gübreler kullanılmalıdır.
Dünyada ve ülkemizde önem kazanan organik tarımın yapılabilmesi için organik gübrelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Biyogaz üretimi esnasında oksijensiz ortamda fermente edilen organik gübreler yabancı tohum ihtiva etmezler, mikroorganizma barındırmazlar.
Nitrat yada amonyak seviyeleri tarımsal kullanımda en uygun değerlere erişir.
Sıvı gübre olarak kullanıldığı zaman bitkiler tarafından emilim maksimum seviyelere ulaşır.
Bitkisel verimlerde 20%-25% seviyelerinde artışlar olur.
Çiftliklerdeki koku ve sinek nüfusu azalır, yer altı sularının nitratla kirlenmesi azalır, topraktaki organik madde oranında artış olur.
Biyogaz üretim tesisine entegre edilecek mineralizasyon ünitesinde organik gübrelerin Azot, Fosfat ve Potasyum içeriklerinin düzenlenmesi sonrası organik gübreler geliştirilerek «Organomineral Gübre» üretilmiş olur.